2792 Viewed1071 Downloaded
The Evaluation Of Pregnancy Outcomes In Adolescents
Adölesanlarda Gebelik Sonuçlarının Değerlendirilmesi
M. Mutlu MEYDANLI*, Eray ÇALIŞKAN**, Tolga ECEMİŞ**, Sefa ARLLER**, İsmail DÖLEN***, Ali HABERAL***
*, SSK Ankara Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesi**, Asis., SSK Ankara Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesi***, Doç., SSK Ankara Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesi, ANKARA
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst. 2000;10(2):98-103
Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2024 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (
http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ÖZET
Amaç: Adölesan gebeliklerin sonuçlarını doğurganlık çağındaki kadınların gebelik sonuçlarıyla karşılaştırmak. Çalışmanın Yapıldığı Yer: SSK Ankara Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesi Materyel ve Metod: 1997 yılı içerisinde SSK Ankara Doğumevinde gerçekleşen 14-17 yaş arası adölesan gebelikler (n:337, grup I) ve 19-36 yaş arası doğurganlık çağındaki kadınların (n:452, grup II)) gebelik sonuçları retrospektif olarak incelenerek araştırıldı. Doğum ağırlığı £ 2500g olan yenidoğanlar düşük doğum ağırlıklı (DDA) olarak kabul edildi. Beşinci dakika Apgar skorunun £ 6 olması düşük Apgarlı doğum olarak değerlendirildi. Sonuçlar SPSS 7.5 istatistik programında ki-kare, student t-test, Fishers exact test, kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Adölesan gebelerde yaş ortalaması 16.7 ± 0.8 iken doğurgan çağdaki gebeliklerde 25.2 ± 4.2 idi. Grup I ve Grup II arasında intrauterine fetal ölüm (sırasıyla %0.8 (3/337), %0.6 (3/452), p=0.7) plasenta dekolmanı (%0.5 (2/337), %0.2 (1/452), p=0.5), preeklampsi (%3.2 (11/337), %3.7 (17/452), p=0.7), preterm prematür membran rüptürü (%1.2 (4/337), %0.7 (3/452), p=0.4), prezentasyon anomalisi (%3.8 (13/337), %4.6 (21/452), p=0.5), perinatal mortalite (%1.8 (6/337), %1.9 (9/452), p=0.8), neonatal mortalite (%0.9 (3/337), %1.1 (5/452), p=1), operatif doğum (%1.2 (4/337), %0.9 (4/452), p=0.7) ve 5. dakika Apgar skorunun £ 6 olması (%2.1 (7/337), %1.1 (5/452), p=0.2) açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmedi. Grup Ide preterm eylem insidansı %5.6 (19/337), preterm doğum insidansı %5.6 (19/337)%0.2, (1/452)) istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksekti (p<0.001, p<0.001). Grup Ide ortalama doğum ağırlığı 3164g ± 461g iken Grup IIde 3269g ± 449g idi (p=0.002). Grup Ide doğum ağırlığı £ 2500g olan yenidoğan sayısı 26 iken (%8), grup IIde DDAlı 20 yenidoğan olduğu belirlendi (%4.4) ve aradaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bulundu (p=0.03). İntrauterine büyüme kısıtlılığı (IUGR) ve kötü 1. dakika Apgar skoru (£3) araştırıldığında Grup IIde IUGR ve kötü birinci dakika Apgar skorunun grup Iden daha sık olarak gözlendiği belirlendi (IUGR için sırasıyla %10.4 (47/452), %2.6 (9/337); p<0.001), (kötü birinci dakika Apgar skoru için sırasıyla %9.3 (42/452), %5 (17/337); p=0.03). Grup IIde sezaryen hızınının (%15.9 (72/452)) Grup Iden (%11.3 (38/337)) istatistiksel olarak anlamlı olarak yüksek bulunmasına rağmen (p=0.04), daha önceki gebeliğinde sezaryen olan 34 hastanın Grup IInin sezaryen hızına olan etkisi kaldırıldığında iki grup arasında sezaryen hızları bakımından fark olmadığı bulundu (p=0.18). Sonuç: Adölesan gebeliklerde preterm eylem, preterm doğum ve düşük doğum ağırlıklı infant insidansının yüksekliği önemli bir morbidite sebebi olmakla birlikte son yıllarda her üç konunun yaklaşımındaki gelişmeler bu risk faktörlerinin perinatal veya neonatal mortalite hızlarına etkisini azaltmıştır.
ABSTRACT
Aim: To compare the pregnancy outcomes of adolescents with the pregnancy outcomes of women in reproductive age. Institution: SSK Maternity and Womens Health Teaching Hospital, Ankara. Materials and Methods: The pregnancy outcomes of adolescents (between 14-17 years of age), (Group I, n:337) and women in reproductive age (19-36 years of age), (Group II, n:452) were retrospectively analyzed through January 1997 to December 1997. Infants with birthweights £ 2500g were accepted to be low birth weight infants. The Apgar score £ 6 at five minutes was assumed to be associated with poor pregnancy outcome. The statistical analysis of the data was performed by using Chi-square, Fishers exact test and student t-test in SPSS for Windows Release Version 7.5. Results: The mean age of the patients in Group I was found to be 16.7 ± 0.8 years whereas this value was 25.2 ± 4.2 years in group II. No statistically significant difference was observed between Group I and II in terms of intrauterine fetal demise (%0.8 (3/337), %0.6 (3/452) respectively; p=0.7), abruptio placentae (%0.5 (2/337), %0.2 (1/452), p=0.5), preeclampsia (%3.2 (11/337), %3.7 (17/452), p=0.7), presentation anomalies (%3.8 (13/337), %4.6 (21/452), p=0.5) preterm premature rupture of membranes (%1.2 (4/337), %0.7 (3/452), p=0.4), operative delivery (%1.2 (4/337), %0.9 (4/452), p=0.7) and Apgar score £ 6 at five minutes (%2.1 (7/337), %1.1 (5/452) respectively; p=0.2). Preterm labor and preterm delivery was found to be significantly more common in Group I when compared with Group II (%5.6 (19/337), 0.8% (4/452) respectively; p<0.001), (5.6% (19/337), 0.2% (1/452) respectively; p<0.001). The mean birthweight in Group I was found to be 3164g ± 461g while this value was found to be 3269g ± 449g in group II (p=0.002). The incidence of low birthweight infants was 8% (n:26) in Group I whereas this incidence was 4.4% (n:20) in group II (p=0.03). Intrauterine growth restriction and low Apgar scores at one minute (£3) was found to take place more often in Group II when compared withp<0.01), (9.2% (42/337), 3.7% (17/452) respectively; p=0.03). Although cesarean rate in Group II was found to be significantly greater than in Group I (15.9% (72/337), 8.4% (38/452) respectively; p=0.04) no statistically significant difference was observed within the two groups when previous cesarean sections in Group II were excluded (p=0.18). Conclusion: Our findings suggest that adolescent pregnancies are associated with increased risk for preterm labor, preterm delivery and low birth weight infants. Recent developments in the management of these concepts decreased the effect of these risk factors on perinatal and neonatal mortality.