3301 Viewed1066 Downloaded
The Assessment of Tubo-Ovarian Abscesses in the Department of Gynecology in Ege University for Five Years
Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde Tuboovaryan Abselerin 5 Yıllık Değerlendirilmesi
Volkan TURANa, Mete ERGENOĞLUa, Özgür YENİELa, M. Coşan TEREKa, Murat ULUKUŞa
aKadın Hastalıkları ve Doğum AD, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, İzmir
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst. 2009;19(6):349-53
Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2024 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (
http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ÖZET
Amaç: Tuboovaryan abse (TOA)'lerin etiyolojisi, tanısı, takip ve tedavisinin değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntemler: Biz retrospektif olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünde tanısı klinik bulgular veya ultrasonografi ile konulan 2003-2008 yılları arasında TOA nedeniyle hastaneye yatırılmış 89 olguyu inceledik. Bu hastaların genel özellikleri, klinik ve laboratuvar bulguları, abse boyutları ve yeri, rahim içi araç (RİA) kullanımı, antibiyotik tedavisine verdikleri yanıtlar değerlendirildi. Bulgular: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümünde yapılan retrospektif araştırmada 89 TOA olgusunu incelediğimizde; başvuru esnasında abdominal hassasiyet (%100), servikal hareketlerde ağrı (%90), ateş yüksekliği (%66), vajinal akıntı (%55) belirlendi. Yapılan incelemelerde TOA'ların bu 5 yıllık süreçte sayılarının arttığı gözlenmektedir. 2003-2006 yılları arasında ortalama 12 olgu/yıl olan olgu sayısı, 2007-2008 yıllarında 20 olgu/yıl'a ulaşmıştır. Laboratuvar olarak incelediğimizde hastaların %15'inde lökösitoz izlenmedi. %6'sında 1 saatlik sedimantasyon (SDM) düşük bulunmuş olup 20 mm/s'nin altındadır. Sadece %1 hastada C Reaktif Protein (CRP) yüksek bulunmamıştır. Hastaların %40'ı antibiyotik tedavisine yanıt vermiş; %60 hastada ise antibiyotik tedavisine cerrahi yaklaşım eklenmiştir. 2003 yılında olguların %69'u antibiyotik tedavisine yanıt verirken, 2008 yılında bu oran sadece %21 olarak bulunmuş ve cerrahi girişim sayısında artış saptanmıştır. Sonuç: TOA tanısıyla izlenen hastalarda tedaviye yanıtın akut dönemde CRP ve SDM; subakut dönemde abse boyut takibi olduğu; TOA nedeniyle hastaneye yatırılan olgularda RİA kullanımın bir risk faktörü olduğu; abse tedavisinde tek başına antibiyoterapiden çok cerrahi ile kombine terapi olduğu; TOA'nın yıllar geçtikçe RİA kullanımının Türk kadınları arasında artması ve cinsel ilişkiye girme yaşının küçülmesi nedeniyle daha sık görüldüğü düşünülmektedir.
ABSTRACT
Objective: Ethiology, diagnosis, follow up and the treatment of tubo-ovarian abscesses (TOA). Material and Methods: We reviewed 89 hospitalised TOA cases in the Department of Gynecology and Obstetrics of Ege University Medical Faculty between 2003 and 2008, diagnosed with clinical symptoms and ultrasonographic findings. We assessed the size of abscesses, their response to antibiotherapy and its relationship with usage of intrauterin device. Results: When we investigated 89 TOA in the Department of Gynecology in Ege University, abdominal pain and tenderness (%100), cervical tenderness (%90), fever (%66), bacterial vaginitis (%55) were found after examination. The number of TOA had increased year by year in five years. While the mean number of TOA patients was 12/year in 2003-2006, this number reached to 20/year between 2006 and 2008. When we investigated the patients as laboratory, we identified that some of the infection parameters in blood didn't exhibit higher levels in some patients. For example; %15 of patients haven't got leukocytosis and %6 of patients have low erytrocyte sedimentation ratio (ESR) it was below 20 mm/h. Only %1 of patients have lower C reaktive protein (CRP) levels. Forty percent of patients were treated with antibiotherapy and %60 of patients underwent operation because of poor response. Although %69 of patients got better with antibiotherapy in 2003; it was found only %21 in 2008. This shows us the increasing number of patients with tuboovarian abscesses are being treatened surgically year by year. Conclusion: Following the treatment of TOA; we use CRP and less than erytrocyte sedimentation rate (ESR) in acute phase; but in subacute phase measuring the size of abscesses is more accurate. Antibiotic treatment is suitable for same cases nevertheless operative treatment with antibiotherapy is more effective. Intrauterin device (IUD) is risk factor for TOA and in recent years the increasing number of usage of IUD in Turkish women have caused more TOA cases.