E-ISSN: 2619-9467

Contents    Cover    Publication Date: 29 Apr 2013
Year 2013 - Volume 23 - Issue 2

Open Access

Peer Reviewed

ORIGINAL RESEARCH
3429 Viewed1993 Downloaded

Lefort Colpocleisis in Pelvic Organ Prolapse Surgery-İstanbul Medical School Experience
Pelvik Organ Prolapsus Cerrahisinde Lefort Kolpokleizis-İstanbul Tıp Fakültesi Deneyimi

Full Text PDF  
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst. 2013;23(2):76-9

Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2024 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ÖZET
Amaç: Obliteratif cerrahi girişimler, pelvik organ prolapsusu cerrahisinde düşük nüks oranları nedeniyle önemli bir avantaj yaratmaktadır. Amacımız, kliniğimizde de sıklıkla uygulanan LeFort kolpokleizis vakalarının verilerini paylaşmaktır. Gereç ve Yöntemler: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Ürojinekoloji Bilim Dalında 2008-2011 yılları arasında uygulanan LeFort kolpokleizis vakalarının verileri retrospektif olarak analiz edilmiştir. Bulgular: Toplam opere edilen hasta sayısı 27'dir. Hastaların yaş ortalaması 70,1±8,8'dir. On yedi (%62,9) hasta evli, 10 (%37,1) hasta duldur. Dokuz (%33,3) hastada total abdominal histerektomi, 3 (%11,1) hastada vajinal histerektomi öyküsü bulunmaktadır. On yedi (%62,9) hastada 3. derece sistosel, 3 (%11,1) hastada 3. derece rektosel, 14 (%51,9) hastada 3. derece apikal prolapsus mevcuttur. İki (%7,4) hastada stres test pozitiftir. Sekiz (%29,6) hastada inkontinans şikâyeti saptanmamış, 3 (%11,1) hastada tamponlu sistometride okkult stres üriner inkontinans saptanmıştır. Altı (%22,2) hastada mikst üriner inkontinans, 9 (%33,3) hastada acil üriner inkontinans, 1 hastada stres üriner inkontinans şikâyetleri mevcuttur. On iki (%44,4) hastaya anti-inkontinans cerrahisi (TOT) eklenmiştir. Bir hastada bacak ağrısı, bir hastada labium majusta hematom, bir hastada sulkus perforasyonu dışında komplikasyon gelişmemiştir. Yalnızca 3 (%11,1) hasta postoperatif dönemde acil üriner inkontinans mevcuttur. 1 hastada prolapsus rekürrensi görülmüş ve total kolpokleizis ile düzeltilmiştir. Sonuç: Kolpokleizis, pelvik organ prolapsus cerrahisinde düşük nüks oranları nedeniyle seksüel hayatını tamamlamış kadınlarda tercih edilebilen bir yöntemdir. Kadınların evli olması bu yönde tercih kullanmalarını engellememektedir. Kolpokleizis operasyonu öncesinde yapılan tamponlu sistometri postoperatif stres üriner inkontinansı predikte ederek kolpokleizis sonrası üriner inkontinansı engelleyebilir ve bu vakalara anti-inkontinans cerrahi eklenebilir.
ABSTRACT
Objective: Obliterative operative procedures offer great advantage by low recurrence rates in pelvic organ prolapse surgery. Our aim is to retrospectively analyze the data regarding LeFort colpocleisis cases performed in our clinic. Material and Methods: Retrospective analysis of LeFort colpocleisis surgery cases performed in Istanbul University Istanbul Medical School Department of Obstetrics and Gynecology between 2008 and 2011. Results: Twenty-seven patients were operated. The mean age of the patients was 70.1±8.8. Seventeen (62.9%) were married; ten were (37.1%) widow. Nine (33.3%) patients had a history of total abdominal hysterectomy, three (11.1%) had a history of vaginal hysterectomy. Seventeen (62.9%) had grade 3 cystocele, 3 (11.1%) had grade 3 rectocele, 14 (51.9%) had grade 3 apical prolapse. Two patients (7.4%) had a positive stress test. Eight (29.6%) patients did not suffer from urinary incontinence; three (11.1%) had occult stress urinary incontinence in urodynamics when prolapse was reduced. Six (22.2%) suffered from mixed urinary incontinence, nine (33.3%) had urge incontinence, one had stress urinary incontinence. Concomitant anti-incontinence surgery was performed in 12 (44.4%) patients. No perioperative complications developed except for one sulcus perforation at TOT operation. No major complications were observed, one patient had groin pain, one had labium majus hematoma. Only three (11.1%) patients suffered from urge urinary incontinence in the postoperative period. Only 1 prolapse recurrence was observed and treated with total colpocleisis. Conclusion: Colpocleisis may be preferred in women completing their sexual activities due to lower recurrence rates. Being married is not a criterion for women to reject this operation. Preoperative urodynamics with reduction of the prolapse may predict postoperative stress urinary incontinence secondary to colpocleisis and anti-incontinence surgery may be added in these cases.