Editorials
Sayı Editöründen
Prof.Dr. Haldun GÜNER
Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2024 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (
http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
Değerli meslektaşlarım,
Okullar tatil oldu, üniversite sınavları yapıldı, aileleri tatil telaşı aldı. Nereye, ne zaman gidilecek, kaç gün kalınacak? gibi derdi az tasalarla uğraşır olduk. Pek çoğumuz şimdiden kendisini rölantiye aldı bile. Ameliyatlar azaldı, poliklinik başvuruları azaldı. Büyük kentler giderek tenhalaşıyor.
Bu arada Medimagazin gazetenizin 6 Haziran sayısında çıkan bir haber gözüme ilişti. Sizlerle de paylaşmak istedim. Haberin başlığı ''Kongreler rant kapısı oldu''.
Değişik meslek derneklerinin başkanları, kongreler konusundaki görüşlerini ayrı ayrı dile getirmişler. Ortaya konulan görüşlerin bir kısmına katılmamak elde değil, ancak yazılanların bir kısmına da katılmadığımı bilmenizi isterim.
Kongrelerin çok sık yapıldığından şikayetçi olmaya bence hiç gerek yok. Kimseye, neden kongre yapıyorsun denilemeyeceği gibi. Doğal olarak her bilim dalındaki ana temel dernek şemsiyesi altında olan veya olmayan, çeşitli yan dal dernekleri var.
Kadın doğum alanını ele alacak olursak, ''Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği'' adında ana meslek derneğimiz var. Jinekoloji derneğimiz, olağan genel kongrelerimizi her iki yılda bir yapagelmektedir. 2006 kongresinin de 16-21 Mayıs 2006 tarihlerinde Antalya'da yapılacağını elimize geçen duyurulardan öğrenmiş bulunuyoruz. Bunun yanında meslektaşlarımız, kendi ilgi alanlarını belirlemişler ve yan dal dernekleri şeklinde örgütlenme ve çalışmalarını sürdürüyorlar. Reprodüktif endokrinolojide (TSRM), Menopozda (Menopoz-Osteoporoz derneği), obstetrikte (Perinatoloji ve Maternal fetal tıp), aile planlamasında (Kontrasepsiyon ve üreme sağlığı ve Türkiye aile planlaması dernekleri), Ürojinekolojide (Türkiye Ürojinekoloji ve pelvik taban bozuklukları derneği), Onkolojide (Jinekolojik Onkoloji derneği) Ultrasonografide (Ultrasonografi derneği) Endoskopide (Jinekolojik Endoskopi derneği), Türk Alman Jinekoloji Derneği ve kongresi vs, gibi derneklerimiz ve gerçekleştirdikleri kongreler var. Bunun dışında isimlerini şu anda hatırlayamadığımız başka dernek ve vakıflar var. Yan dal dernekleri TJOD çatısı altında, iki ya da üç yılda bir olağan kongrelerini yapıyorlar. Bunun dışında her derneğin, sempozyum, workshop, yöresel toplantılar gibi bilimsel aktiviteleri var. Ayrıca tıp fakülteleri ve büyük eğitim hastanelerimizin gerçekleştirdikleri, geleneksel kongreleri var.
Tüm bunların dışında yine bizlerin çabalarıyla Avrupa ve Dünya kongreleri yurdumuzda da yapılmaya başlandı. 2005 yılında Dünya IVF Kongresi İstanbul'da yapıldı. Sırada yine 2005 Eylül'de Avrupa Jinekolojik Onkoloji Kongresi (ESGO) ve 3-6 Mayıs 2006 tarihlerinde İstanbul?da, Avrupa Kontrasepsiyon Kongresi (ESC) kongresi var.
Tüm bunları alt alta topladığınızda gerçekten de çok fazla kongre ve bilimsel aktivite yapıldığı görülüyor. Bundan asla ürkmemek lazım. Hatta tam tersine ülkemiz adına kıvanç duymak lazım.
Eskiden meslektaşlarımızın bilgiye ulaşmaları ne kadar da zormuş. Kadın doğum alanında ilk kongrelerimizi 1980'li yıllarda başlatanlar olan, Jinekoloji derneğimizin kurucularından merhum Dr. Necdet Erenus büyüğümüzü, ve Prof.Dr. Turgay Atasü hocamızı hatırlamadan geçemiyeceğiz. Onlar öncülük anlayışıyla bayrağı taşıyarak bu işleri başlattılar. Gün geldi bayrağı şimdiki jenerasyona devrettiler. Bir süre sonra görevler daha genç kuşakların omuzlarına devredilecek.
Doğal olarak kongrelerin bir mali portreleri, belirli giderleri ve bunları karşılamak için belirli gelirleri vardır. Bu işleri, profesyonel olarak gerçekleştiren grup ve ticari kuruluşlar vardır. Önemli olan elde edilenlerle nelerin yapıldığı ve getirilerin nerelere gittiğidir. TJOD 2004 yılında gerçekleştirdiği ulusal kongresinden elde ettiği gelirle eski mülkünün gelirini de üzerine koyarak, Ankara'da, Çetin Emeç bulvarında, tüm kadın doğum hekimlerine yakışır bir genel Merkez tesisine kavuşmuştur. Gece gündüz, önünden geçenler tabelasını görüyorlar. Diğer yan dal derneklerinin de elde ettikleriyle olumlu girişimler ve işler yaptığını öğreniyor ve duyuyoruz. Kimi dernek, kendi binasını alıyor, kimi kitap ve broşürler yayınlıyor, kimi değişik klinik ve hastanelerimize yardım yapıyor, kimi dernek ve vakıf meslektaşlarımıza ve tıp öğrencilerine burslar veriyor, bilimsel araştırmaları destekliyor.
Artık ülkemizde de, batılıların ''one man show'' dedikleri ''tek adam'' devrinin kapanması gerektiğine inanmalı, çabalarımızı bu yönde yoğunlaştırmalıyız. Ben yok, biz varız. Ana sloganımız ''hepimiz birimizden daha akıllıyız''.
Çok sayıda bilimsel kongre yapılmasından aslında şikayetçi olmamak gerekir. Serbest ekonominin kuralı böyle. Kongreler için çaba gösterenler, askerlikteki gibi kıdem alıp, terfi etmiyorlar, bu işleri rant olsun diye yapmıyorlar, kongre düzenlediler diye bir yerlere de getirilmiyorlar. Ancak olsa olsa, meslektaşlarının gönlünde yüceliyorlar.
Kongreler için, günümüzde ulaşım, iklim, salon ve konaklama imkanları üst düzeyde bulunan belirli şehirlerimiz ön plana çıkmışlardır. Yabancı konuşmacılar, zaten daha çok, ulaşımı kolay olan bildikleri yerlere gelmeyi tercih ediyorlar. Kongrelerde hem çalışılıyor hem de eğleniliyor. Uzun süredir birbirlerini göremeyen meslektaşlarımız birbirlerini görüyorlar, eşler ve çocuklar yeniden tanışıp kaynaşıyorlar. Bu bakımdan kimseye neden kongreye eşini, çocuklarını, kayın valideni de getiriyorsun diye sorulamaz.
Eşler çocuklar tatil yaparken meslektaşlarımız, salonlarda bilimsel çalışmalara katılırlar.
Kongreleri destekleyen ilaç firmalarının, hemen her kongreyi desteklemeleri zaten beklenemez. Konularıyla bizzat ilişkili ise, bilimsel içeriği yüksekse, yurt dışı ve yurt içi konuşmacıları ve konuları özenle seçilmişse ve gerçekten o kongrenin meslektaşlarımızın yararına olacağı düşünülüyorsa, destekliyorlar. Bunun tersi ise hiç desteklemiyorlar. Her firmanın kendine göre bir stratejisi ve hesabı var. Detaylarını firmaların kendileri bilir.
Hem bilimsel, hem de sosyal açıdan programı üzerinde titizlikle çalışılmış, bilimsel içeriği amaca uygun ve yeterli olan, özellikle kişisel olmayan kongreler yoluna devam ediyorlar. Zamanı ve bilimsel içeriği yeterli incelik ve özenle planlanmamış olan, hem içerik hem de zamanlama açısından yurt içi ve yurt dışı diğer kongrelerle çakışanlar, meslektaşlarımızca, daha çok kişisel hırs ve çıkarlar amacıyla yapıldığı düşünülen kongrelere katılım doğal olarak az oluyor ve bu tip kongreler giderek arka planda kalıyorlar.
Bilimin yayılmasını, bilimsel dergi ve kitaplarla, meslek içi eğitimlerle, kongre workshop ve sempozyumlarla gerçekleştirmek için çaba göstermek hepimizin asli vatan görevi olması düşüncesiyle, hepinize iyi bir tatil ve dinlenmeler dilerim.
Saygılarımla.
Prof.Dr. Haldun GÜNER
Editör