Editorials
Sayı Editöründen
Prof.Dr. Haldun GÜNER
Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2024 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (
http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
Tıpta Uzmanlık Tüzüğü ve Getirdikleri,
Değerli meslektaşlarım,
Çoğunuzun yakından bildiği gibi ''Tıpta Uzmanlık Tüzüğü'' bakanlar kurulunca onaylanarak 19 Haziran 2002 tarihli 24790 sayılı resmi gazetede yayınlandı.
Tüzükle ilgili yenilikler olarak:
Tıpta uzmanlık kurulu, Eğitim kurumları değerlendirme komisyonu, Uzmanlık dalları eğitim ve müfredat komisyonları gibi şimdiye kadar bulunmayan kurul ve komisyonlar oluşturulmuş. Tıptaki gelişmelerin ışığı altında, uzmanlık eğitimi veren sağlık kuruluşlarının aynı düzeyde eğitim verip veremediklerinin tespiti ve ayni düzeylerde eğitimin sağlanması, rotasyonların belirlenmesi, jürilerin tespiti, uzun vadede uzman gereksinimlerinin saptanması gibi görevler bu kurullarca üstleniliyor.
Detaylar ile ilgili yönetmelik altı ay içerisinde YÖK ün görüşü alınarak Sağlık bakanlığı tarafından hazırlanacak. İhtisas süreleri, KVC, beyin cerrahisi, plastik cerrahide altı yıl, anestezi, nükleer tıp, patoloji, genetik, tıbbi biyokimya, tıbbi mikrobiyoloji, tıbbi farmakoloji, spor hekimliği, hava ve uzay hekimliği, su altı hekimliği ve hiperbarik tıp, halk sağlığı, adli tıp, fizyoloji, anatomi, histoloji ve embryolojide dört yıl, aile hekimliği 3 yıl, kadın doğum da dahil olmak üzere diğer tüm dallarda beş yıl olarak belirlenmiş.
Kadın doğum uzmanlık eğitimi süresinin uzatılması zaten yıllardır bekleniyordu. Bu bakımdan olumlu bulduk. Fakültelerde kadın doğum asistanlığı, genellikle beş hatta bazen daha da uzun sürelerde veriliyordu. Bunun yanında sağlık bakanlığı ve SSK ya bağlı kuruluşlarda ise dört yıl tamamlanır tamamlanmaz, aday sınava alınıyordu. Bu sayede eğitim kurumlarında farklı uygulamalara ve farklı düzeylerdeki eğitimlere son verilmiş oldu.
Uzmanlık jürileri, kendi dalında uluslararası indekslerce kabul edilen dergilerde en az üç makalesi yayınlanmış profesör, doçent, klinik ve laboratuar şefleri arasından bilgisayar tarafından birden fazla olarak belirlenecek. Aday ihtisasını fakültede tamamlamış ise fakülteden üç, fakülte dışı iki üye belirlenecek. Sağlık bakanlığı ya da SSK'dan sınava giriyor ise tersi olacak şekilde jüri oluşturulacak. Yönetmelik henüz çıkmadığından rotasyonlar ve süreleri henüz belli değil.
Bu arada yan dal uzmanlıkları da belli oldu. Bakanlığın hazırladığı taslakta, kadın doğum alanında, perinatoloji, üreme endokrinolojisi ve jinekolojik onkoloji olmak üzere üç yan dal ihtisası vardı. Ancak tüzüğün resmi gazetede yayınlanmış son halinde, sadece ilk ikisi kabul edilmiş durumda. Jinekolojik onkoloji ise yan dal olarak belirlenmemiş. Bunun gibi ürolojide ''üro onkoloji'', genel cerrahide ''cerrahi onkoloji'' yan dalları da kabul görmemiş durumda.
Türkiye'de son onbeş yıl içinde jinekolojik onkoloji alanında çalışanlar kendi çabalarıyla, önce ''Jinekolojik Onkoloji Derneği'' adında derneklerini kurdular. Dernek öncülüğünde, her iki yılda bir ulusal jinekolojik onkoloji kongreleri yapılmaya başlandı. En son sekizinci ulusal kongreyi bu yıl mayıs ayında Antalya'da gerçekleştirdik. Jinekolojik onkoloji konusunda, Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Denizli, Urfa, Malatya, Mersin, Kuzey Kıbrıs, ve son olarak bu yıl temmuz ayında Van'da bilimsel toplantılarımız yapıldı. Jinekolojik onkoloji grubu olarak tanı ve tedavi protokolleri oluşturuluyor. İnternette ''www.trsgo.org'' adında bir site açıldı.
Yayın alanında ''Jinekolojik Onkoloji'' adında bir dergi çıkarılmaya başlandı. Konusunda dünya klasiklerinden olan Berek ve Hacker'in editörlüğünü üstlendikleri ''Practical Gynecologic Oncology'' kitabının çevirisini yaptık. Turgay Atasü hocamız 1996 yılında ''jinekolojik onkoloji'' kitabı yayınladı. Benim ilk baskısını 1994 de yayınladığım, hepinizin yakından tanıdığı, şimdiye kadar yoğun ilgileriniz nedeniyle iki baskısı çıkmış olan ''Jinekolojik onkoloji'' kitabının üçüncü baskısını, 2002 yılında, jinekolojik onkolojiye gönül vermiş altmış öğretim üyesiyle birlikte toplam 43 bölümlü olarak, yayınladık. Uluslararası indekslerce kabul edilmiş dergilerde başta, tıp fakültelerinden, SSK Etlik, Zekai Tahir Burak, Zeynep Kamil olmak üzere eğitim hastanelerinden pek çok makale yayımlanmaktadır.
Bütün bu çalışmalara ve onkoloji konusundaki ciddi yapılanmaya rağmen jinekolojik onkolojinin yan dal olarak kabul edilmeyişi bu konuya önem verenleri derinden üzmüştür.
Yan dal olarak tüzük taslağına konulmuş iken, son halinde çıkmasını engelleyenler, yaptıklarıyla öncelikle modern bilime ters düşmüşler, daha da ilerisi bence ''çağ dışı'' kalmışlardır. Zira yapılan tüm dünyanın tersine bir uygulamadır. Kanser vakalarının benign sanılıp basit operasyonlarla tedavi edildiklerinde, ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını hepiniz bilirsiniz. Böyle davrananların bir yakınlarında böyle bir durum olsa ne yaparlardı acaba?
Jinekolojik onkoloji, kadın doğum disiplini içinde özelliği olan bir çalışma alanıdır. Jinekolojik onkoloji çalışanları her zaman, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, radyoloji, nükleer tıp, psikiyatri, anestezi- algoloji, genel cerrahi, üroloji klinikleri ile iç içe çalışırlar. Vakaları tanıdan son günlerine kadar birlikte takip ederler. Yani multidisipliner çalışırlar. Onkoloji zor ve meşakkatli ve getirisi nisbeten az olduğundan, pek çok kadın doğum hekimi diğer dallara, yani infertilite-tüp bebek ve perinatolojiye yöneliyor.
Saatlerce ameliyathanelerde ayakta çalıştıklarından bacaklarında oklava gibi varisleri olan, her bir kanamada koronerleri sıkışan, tanıdan hastanın nonkürabl safhasına, oradan agonisine kadar hasta ve yakınları ile birlikte dram yaşayan çilekeş jinekolog onkologlar, biran önce yan dallarını görmek istiyorlar.
Gelecek sayıda buluşmak üzere saygılarımla.
Prof.Dr. Haldun GÜNER
Editör